Elimde bir kitap var: Kapağında “Kanun Metodu” yazıyor. Bugünlerin sıcak tartışmaları içinde bu başlığı Anayasa Mahkemesi’ne bağlayabilirsiniz ama aslında bu kitap gerçek bir Kanun Metodu.
Sihirli parmakları ve müzik bilgisiyle yalnız Türkiye’de değil dünyada da kanunilerin piri sayılan Halil Karaduman dostumun hazırlamış olduğu, son derece yararlı bir kitap.
Kanun öğrenmek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak.
Bu, işin müzik bölümü.
***
Bir de kanun adının çağrıştırdığı kavramlar var. Mesela bugünlerde en çok tartışılan, nedir ne değildir diye sorulan, kimilerinin sistemin dışına çıkarmak istediği kanun kavramı.
Bu tartışmaları, müzik aletiyle
birlikte düşündüğümde aklıma bazı ilginç noktalar geliyor.
Birincisi şu: Kanun metotsuz icra edilmiyor.
Elinizde mutlaka bir “düstur” bulunacak, herkesin ön kabulü olan
bir metin -ki bu durumda bu Anayasa oluyor- üzerinde birleşilecek ve sonra buna uygun davranılacak.
Kimse Kanun Metodu üzerine yemin etmez ama Anayasa üzerine yemin ediliyor.
***
Metodu bir DVD ile birlikte sunan Halil Karaduman diyor ki:
“Kanun çalmak için düz bir sandalyeye veya tabureye oturulur. İki ayak altına yaklaşık 15 santimlik bir yükseltici konulur. Eller doğal olarak kanunun üzerinde tutulur. Kollar ve dirsekler kesinlikle bir yere dayanmaz. Her an her tele ulaşabilecek şekilde pozisyon alınır.”
Buradan da çıkardığım ders şu: Demek ki eğri oturup doğru kanun yapılmıyor (çalınmıyor) ve kanun yapılırken kesinlikle bir yerlere dayanmamak gerekiyor.
Bu işin bir âdeti, usulü ve nizamı var ve keyfî olarak bunun dışına çıkmak mümkün değil.
Yani ben güçlüyüm, kanunu amuda kalkıp çalarım diyemezsiniz. Her teli eşit olarak dikkate almanız gerekli.
***
Yine Karaduman’dan okumaya devam edelim:
“Kanunda en alt ses, Türk musikisinde RE diye isimlendirdiğimiz, Batı musikisinde ise LA denilen sestir.”
Bu da önemli: Batı LA derken biz
RE diyoruz. Yani aynı şeyi söylediğimizi sanırken, bambaşka tellerden çalabiliyoruz ve işin kötüsü farkında olmuyoruz bunun. Onlar bizim LA dediğimizi sanıyor oysa biz RE diyoruz.
İşte zurnanın zırt dediği yerlerden birisi de bu.
***
İyi bir kanun icrası için bir başka
kural şöyle:
“Her saz için olduğu gibi kanun
için de akort çok önemlidir.”
Yani teller (kişiler, kurumlar, siyasiler)
bir akort içinde tınlamalı, falsolu bir ses çıkmamalı.
Bu ahenk sağlanmadığı zaman da kanun icrası mümkün olmuyor.
***
Karaduman diyor ki: “Bir perdedeki mandalların hepsi inikken 5 komalı
bakiye bemolü olur.”
Demek beş komalı!!! Neyse bu konuya fazla girmeyelim ama mandalları dik tutmaya devam edelim derim ben.
Ne olur ne olmaz!
***
Sonuçta benim bu metottan anladığım şu: Kanun icrası için akort, ahenk,
düzen ve iyi niyet gerekiyor.
Yoksa icra edilen şey kanun
olmaktan çıkıyor.
Santur oluyor.
O da bildiğiniz gibi kanunun
sopayla icra edilenidir.